TÜSİAD 2024 Dijital Türkiye Konferansı’nda Paylaşılan Önemli Noktalar ve Heyecan Verici Eğilimler
Bu yıl 4.'sü düzenlenen TÜSİAD 2024 Dijital Türkiye Konferansı’nda “Dönüşen Rekabette Yıkıcı Güç” ana teması ile teknoloji ana ekseninde; inovasyon, yapay zeka, liderlik ve tüm bu gelişmelerin yarattığı ekonomik ortama dair çok önemli ve ilham verici isimler bir araya geldi. Biz de İnci Holding olarak yer aldığımız bu dopdolu etkinlikte hem konuşmacıları takip etme fırsatı bulduk hem de startup zone bölümünde İnci Radar ve girişimcilerine ayrılan stantlarda yer alarak girişimcilik eko sistemiyle ilgili tüm paydaşlarla bir araya gelme şansını yakaladık.
Konferans genel olarak bizler için bulut ve yapay zeka stratejilerinden girişimciliğe kadar geniş bir yelpazede önemli bir gelecek vizyonu sağladı. Tüm vizyonla birlikte konuşmacılar, ülkemizin dijital dönüşümüne dair çok değerli iç görüleri paylaştı. İnci Blog aracığıyla sizlerle heyecan verici eğilimlere ve iç görülere dair bazı gözlemlerimi ve notlarımı hızlı bir bakışla paylaşmak isterim.
Dijital Dönüşümü Yönlendirmede Öne Çıkan İki Nokta “Bulut ve Veri Stratejisi”
Bulut teknolojileri ve etkili veri stratejileri dijital ekonomilerin omurgası olarak görülüyor. Şirket ve kurumlar büyüdükçe veri kontrolünün ve bulut altyapılarının entegrasyonun önemi giderek artıyor. Verilerin stratejik takibi ve yeni verimlilikleri açığa çıkarmak ise küreselde rekabet avantajı sağlamak adına kritik hale geliyor ve dijital dönüşüm süreçlerinin temeli olan bu stratejileri organizasyonları daha verimli ve esnek hale getiriyor.
Teknoloji ve Ekonominin Kesişimi
Bu kesişimin gelecekteki büyüme için belirleyici bir unsur olduğu en yoğun şekilde vurgulanan konulardan bir tanesi. Daha fazla ticari şirket ve kurum dijital araçları benimsiyor. Burada dikkat çeken bir örneği ise UBS Global Wealth Management baş ekonomisti Paul Donovan paylaştı; dünyada teknolojiyi şekillendiren dört büyük şirket olan Google, Apple, Microsoft, Amazon 2023 yılında toplamda 125 milyar dolarlık CAPEX yatırımlarına odaklanmıştı. Bu da bize gösteriyor ki yüksek kar marjı elde etmenin yolu altyapıyı iyileştirmekten ve buna yatırım yapmaktan geçiyor. Türkiye'nin ekonomik manzarasının da teknoloji destekli yenilikle şekilleneceği yine ön görülen önemli yaklaşımlar arasında. Öte yandan işletme ve kurumların değişim hızını benimseyebilme ve uyum hızı kritik özellikler. Ülkemizin de bu noktadaki yeteneği ile birlikte adapte olmuş bir eğitim sistemi ile genç yeteneklerin yetiştirilmesi kritik bir adım olarak sunuldu. Mevcut dijitalleşme ve yapay zeka araçlarını doğru kullanımı doğrultusunda Türkiye’nin rekabetçi ve büyük bir potansiyele sahip olduğu değerlendiriliyor.
Teknoloji ve ekonomi ile birlikte dikkat çekilen bir diğer konu ise doğru yeteneği doğru fırsatlarla eşleştirebilme. Dijitalleşmenin şu anki hızında, doğru yeteneği - doğru rol ve zaman ile eşleştirme konusu da büyük bir odak noktası. İnsan kaynağını/sermayesini yönetmekte ve bunu dijital hedeflerle uyumlu hale getirmekte başarılı olan şirketler tüm bu hız ve esneklikle geleceğe kendilerini taşıyabilecekler.
Yapay Zeka ve Gelecek: Aslında Bir Balon Mu?
Yapay zeka patlamasının sürdürülebilir bir dönüşümü mü temsil ettiği yoksa bir balon mu olduğu üzerine de birçok tartışma ve değerlendirme yapıldı. Aslında bu tartışmayı hızla
cevaplandırabilecek bilgi şuydu; OpenAI’nin hızla artan 300 milyon kullanıcısı olması yapay zekanın yaygın benimsenmesini kanıtlamak için güçlü bir örnek. Üretici yapay zekanın teknolojik kullanımının kişilere yayılması ve şirketlerin bu alandaki yüksek yatırımları şimdilik bu trendi destekler durumda. Bir yandan otomasyon, sanayi ve günlük yaşamdaki sağladığı kolaylıklar göz önüne alındığında ve veri girişi gibi statik rol ve görevlerin bu sayede azalacak olması ticari bakış açısı ve stratejik anlamda bu teknolojiyi daha çok hayatımızda tutacağımıza dair göstergeler. Öne çıkan ve herkesi düşündüren bir tartışmalı konu ise insanların bir ara yüz haline gelip gelmeyeceği idi. Yapay zeka teknolojisi ve insan-makine entegrasyonu derinleştikçe, gelecekteki ara yüzlerin daha kişisel, belki de bedensel ve biyolojik olabileceği düşünülüyor.
Dijital Türkiye Konferansı boyunca tüm paylaşımlarda gördük ki kapsamlı stratejiler ve doğru politikalar ile birlikte ilerlendiğinde bu yıkıcı güçten faydalanmak mümkün. Teknoloji, yapay zeka ve inovasyonun iş dünyasında yarattığı dönüşüm hem kurumlar hem de girişimciler için önemli ve büyük fırsatlar sunuyor. Bu noktada İnci Radar’ın da ekosistemdeki rolünü birçok paydaşı ile birlikte bu önemli konferansta aktarabilmesi de konferansın bizler için heyecan veren en güzel anlarından biriydi.