Bugün, yakın zaman önce edindiğim bir başarımı anlatmak istiyorum size. Onun ismi THEMIS.
Üniversite hayatımın son yılı, pandemi şartlarının ağırlaştığı, eğitimin uzaktan gerçekleştirildiği bir döneme başlıyorduk. Son yılım olduğunu bildiğimden bu durum beni çok rahatsız ediyordu. Her şeyi pratikte öğrenmem gereken bu dönemde nasıl olur da uzaktan eğitim alabilirdik.
Bir dönem öncesinden bitirme projesini tamamlamak üzere bir ekip belirlemiştim. Şanslıydık ki hepimiz aynı şehirde ikamet ediyorduk. Tüm bitirme projesi ekipleri sadece elektronik ortamda çalışacak ve projelerini yine elektronik ortamda sunacaktı. Ekip arkadaşlarım Berkay Arslan, Erhan Durucakoğlu, Tolga Aşık, Berkay Uçar ve ben, bu duruma karşı tepkiliydik. Danışman hocamız Prof. Dr. Zeki Kıral ile iletişime geçerek bu projeyi üretmek istediğimizi dile getirdik. Pandemi şartlarının farkında olduğumuzu son derece dikkatli olacağımızı belirterek laboratuvar imkanlarından yararlanmak için izin aldık.
THEMIS, kuyruk mekanizmasına sahip kendini dengeleyen robot. Ona bu ismi uygun görmüştük, yunan mitolojisinde denge tanrıçası anlamına geliyordu. Projeye başlarken görev paylaşımlarında bulunduk. Tasarım, simulasyon, analiz, yazılım, sponsor arayışı ve tez gibi bölümler oluşturduk kendi içimizde. Her birimiz büyük bir heyecanla sarıldı projeye. Hafta içi okula geliyor çalışma ortamımızı düzenliyor, tasarım hakkında konuşuyor ve bir yandan da üretim için yöntemler belirliyorduk.
Pandemi ortamının yarattığı yavaşlama, geç saatlere kadar uyumalar, karantina günleri herkesi olduğu gibi bizi de etkilemişti. Ekip derin karamsarlıklara düşüyor ve kimi zaman kopmalar yaşıyorduk. Birimiz düştüğünde diğeri onu kaldırıyordu. Umut veriyorduk birbirimize çalışma şevki kazandırıyorduk.
Tasarım bittiğinde simülasyonlarla verilerin doğrulanması benim görevimdi. Yüzlerce kez çeşitli benzetimler uygulayarak doğru tasarımın oluşmasını sağladık. Gerekli ekipmanların hangi özelliklere sahip olması gerektiğini belirledik. En kolay üretim şeklinin Alüminyum olduğuna karar vererek. Sponsorumuz Çelsan sayesinde parçalarımızı üretmeye başladık. Ekibin bir kısmı üretim ile ilgilenirken diğer kısmımız yazılım üzerine çalışmaya başladı böylece tasarım geldiğinde yazılımın bir kısmı tamamlanmış olacak ve optimizasyon aşamasına geçebilecektik.
Tez hazırlama aşamasını yine ayrı bir ekip yürütüyordu. Bu ekip tezi hazırlarken, aynı zamanda bu tezin verileriyle TEKNOFEST yarışmasına katılabileceğimizi fark etti. Böylece şansımızı denemek adına TEKNOFEST yarışmasına başvuru yaptık. Bu yarışma TÜBİTAK 2242 Üniversite Öğrencileri Araştırma yarışması adını taşıyordu.
Başvurumuzu yapar yapmaz projeye bitirmeye odaklandık. Dokuz Eylül Üniversitesi kararına göre fiziki bir çıktı olmak zorunda değildi. Kendimiz istiyorduk onu tamamlamayı o yüzden daha değerliydi bizim için. Yaptığımız ilk projeydi ve tamamlanmış olması bizim için bir totem niteliğindeydi. İnsanlar gezerken, eğlenirken, yüzerken biz okula gidiyorduk. Onlarca, yüzlerce kez deniyorduk. Motorlarımız ısınıyordu , bekliyor ve sonra tekrar deniyorduk. Bu sıralarda bir mail ile karşılaştık, TEKNOFEST finaline kaldığımızı ve online olarak sunum yapacağımızı öğrendik.
Projemizi henüz tamamlamadığımız için sunum süresince derece alamayacağımızı prestij amaçlı katılmamız gerektiğini düşünüyorduk. Jürilere sürekli olarak neden olmadığı ve nasıl olabileceği konusunda çıkarımlar sunuyorduk. Çıkarımlarımızı doğru bulduklarını ve beğendiklerini tepkilerinden anlayabiliyorduk.
Bu sıralarda üniversite dönemi tamamlanmış ve tezimizi danışman hocalarımıza sunmuştuk. Elektronik ortamda teslim etmiştik ve tamamlamıştık projemizi. İçimizde ise hala eksiklik ve burukluk vardı bunu aşmak adına tüm gücümüzü toplayarak tekrar çalışmalara başladık. Üst üste denemeler iyileştirmeler ile robotu sonunda ayakta tutabilmiştik. Dengede kalmasını sağlamıştık evet zor duruyordu ama dengedeydi. Bu doğru yolda olduğumuza bir işaretti.
Tüm bunların sevincini yaşarken bir yandan da Maxion İnci Alüminyum JAWS2 fabrikasında genç inci olarak talaşlı imalat mühendisliği yapıyordum. Bir akşam iş çıkışı serviste dinlenirken bir mesaj ile irkildim. Mesajda THEMIS ekibinin TÜBİTAK 2242 Üniversite Araştırma Projeleri Makine İmalatı ve Otomotiv alanında birinci olduğu yazıyordu. THEMIS ekibi ödül almak üzere İstanbul’a TEKNOFEST’e katılacak ve insanlara projesini anlatacaktı.
Nihayet o gün geldiğinde üzerimizdeki heyecanı hatırlayamıyorum bile. Saatlerce valiz taşımak zorunda kalmıştık. Oradan oraya sürüklenmiştik ama biraz olsun yorulduğumu hatırlamıyorum. TEKNOFEST’in ilk günü gördüklerimiz karşısında aşık olmuştuk resmen. Türkiye’deki tüm teknoloji oradaydı. Bir an önce standımıza gidip de monte halde bulunan robotumuzu birleştirip ziyaretçilere sunmak istiyorduk.
Hedeflerimizden biri de robotu orada dengede tutmaktı. Fakat robotu devreye alacak ortam olmadığı ve çok fazla ziyaretçi olması sebebiyle robotumuzu sadece sunmaya karar verdik. Ziyaretçilere, paydaşlara ve tüm meraklılara robotu anlatıyor, ses tellerimiz yoruluyordu. Kimisi merak içinde kimisi hayranlıkla bu kadar düşük bir bütçeyle böylesine bir konstrüksiyonu nasıl yaptığımızı sorguluyordu. TÜBİTAK başkanı Prof. Dr. Hasan MANDAL bile hayranlık duymuştu projemize. Ödül gününü iple çekiyorduk ve heyecanlıydık.
Sonunda o gün gelmişti. Bir gece öncesinden hepimize Covid testi yapılmıştı. Bu test aslında ödülü kimden alacağımızın bir habercisiydi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Fakat beklemediğimiz bir gelişme daha vardı. Çalışmalarıyla çığır açmış birisi daha vardı orada, şaşkınlık içerisinde karşıladığımız birisi, Prof. Dr. Aziz Sancar bu iki isim bize ödüllerimizi takdim edecekti. Bir üniversite öğrencisini başka ne bu kadar gururlandırabilirdi ki. Ödülü almak için saatlerce ayakta, güneşin altında bekledik, zaman sanki durmuştu. Heyecanımızı artık saklayamıyorduk. O an geldiğinde elimizde ödüllerle binlerce insanın karşısındaydık yanımızda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Prof. Dr. Aziz Sancar.
THEMIS, bir inatçılık öyküsüdür bizim için. Defalarca bırakacak noktaya geldik, pes etme noktasına dayandık, aylarca karantinada bekledik. Ama bırakmadık onu ayağa kalkana kadar durmadık. Son kuruşumuza kadar harcadık, çünkü inat etmiştik, ya sen kalkacaksın yada biz düşeceğiz dedik. Elimizde ödüllerle biz ayaktaydık, THEMIS de bizimle beraber dimdik ayaktaydı.