Etkin etik yönetiminin şüphesiz ki şirket verimliliğinde katkısı ve etkisi çok büyüktür. İş hayatında etik değerlerimizi yansıtan kuralların başında iş yaptığımız kurum, müşteri, toplum veya bireylere karşı güvenilir ve dürüst olmak ve çıkar çatışmalarından kaçınılması gelmektedir. Etik dışı davranışlar çoğunlukla şahsi menfaatlerle karşımıza çıkmakta; etik dışı olgular şirketin ilerlemesi ve büyümesi için ihtiyaç duyulan güven ve dürüstlük algısına büyük ölçüde zarar vermektedir. Bu durumun aksine, iş etiği değerlerinin kurum kültürüne yedirilmesi ve kurum içi bilinçlenme ve sahiplenme ile etik risklerin yönetilmesi uzun vadede şirketlere pek çok fayda getirmektedir. Kurum olarak; tüm paydaşların, tedarikçilerin, iş ortaklarının, müşterilerin de etik standartlar içinde çalışmalarını desteklemek etik değerlerin tüm paydaşlar tarafından yaşatılması açısından önem arz etmektedir. Etik koda veya iş etiği politikasına sahip olmak kârlılığın ötesinde şirketlerin iş yapış biçimlerine verdiği önemin göstergesidir.
Türkiye Etik İtibar Derneği yayınladığı İş Etiğinin Şirket Verimliliğine Etkisi adlı yazısında “etik ve iş etiğine uygun davranışın şirkete olan direkt faydaları” ve “etik dışı davranışların önlenmesi ve etik riskleri yönetmek suretiyle gelen faydalar” olarak etiğin şirketlerin verimliliğine sağladığı faydaları iki ana kategori altında ele almaktadır. İş etiğinin şirket değerlerine yansıması ve etik kültürün faydaları şu şekilde sıralanabilir:
ETİK ve KÜRESEL TİCARETTEKİ ANLAMI
Diğer taraftan, etik yönetim konusunda şirketler içinde tam uyum hedeflenirken, etik uyum şirketin içinde olduğu kadar tüm paydaşların da göstereceği uyumla sağlanabilen bir hedeftir. Bu nedenle bir şirketin yarattığı toplam etki, etik uyumun önemli bir tetikleyicisidir. Küresel eğilimler; gelecek nesiller için değer yaratmak doğrultusunda bir yön çizmektedir. O nedenle şirketler değer yaratırken, ürün ya da hizmet yaşam döngüsü boyunca etkilerinin sorumluluğunu da beraberinde taşıyor. Küresel rekabetin kuralları bu yaklaşımla yeniden oluşuyor.
Tam da bu noktada tedarikçimizden, müşterimize; iş ortaklarımızdan, yaptığı işin değerini artırmaya odaklı tüm çalışanlarımıza kadar, her birimizin etik sorumluluğu da artıyor. Tedarik zincirlerinde yer almanın kuralları değişiyor. Örneğin Alman Tedarik Zincirleri Yasası, 2023’ten itibaren büyük Alman şirketlerinin çevre, insan ve çocuk hakları alanlarında tüm tedarik zincirinin kontrole tabi olmasını esas alıyor. Bu doğrultuda 2023 yılından itibaren 3000’den fazla çalışanı olan yaklaşık 900 Alman şirketinin kapsamında olacağı yasanın çerçevesi şirketlerin kendi operasyonları, doğrudan tedarikçileri ve dolaylı tedarikçileri olarak belirleniyor. Bu şu demek: Ülke olarak da en önemli ihracat partnerlerimizden olan Almanya ile işbirliğimizin sürmesi ve tedarik zincirlerinde daha fazla pay almamız için, çevre, insan ve çocuk hakları alanlarında doğrudan tedarikçilerin dikkat etmesi gereken hususlar mevcut: İnsan haklarına saygı gösterilmesine ilişkin politika beyanı hazırlamak ve kabul etmek, risk analizi yapmak, insan hakları üzerindeki olumsuz etkilerin belirlenmesi için prosedürleri uygulamak, bir şikayet mekanizması oluşturmak ve şeffaf bir kamu raporlaması uygulamak gibi.
Bu şu demek, etik uyumda artık üçüncü tarafların önemi artıyor.
Uluslararası ticaret yasaları, odağına maddi olmayan varlıkları koyarak kabuk değiştiriyor. Yeşil Mutabakat da bunun en güçlü örneklerinden biri. İnsan, toplum ve çevre odaklılık, oyunun kurallarını etik uyumu destekleyecek şekilde değiştiriyor ve etik uyumu ihtiyaçtan çok zorunluluk haline geliyor.
Bu nedenlerle, etik uyum gelecekte var olmanın şartıdır!
Dünya Etik Gününüz Kutlu Olsun!
Kaynak: https://www.teid.org/etiginin-sirket-degerine-etkisi/