2022 itibariyle yıllardır beklediğimiz 4. geçici verginin kaldırıldığı ilk yıl kapanışını yaşayacağız. Bunun gerekçeleri ve faydaları ile ilgili uzun yıllardır bildirilen talepler sonrası uygulamada yerini buldu. Nakit akış bütçelerimizde bir nevi vergi öteleme yada gereksiz iadeye düşme senaryolarının yaşanmadığı bir mali yıl kapanışı yapmış olacağız. Bu ayki blog yazımızda yıl kapanışına girdiğimiz son çeyrekte neleri iş listemize eklemeliyiz, yıl sonu odaklı işlere özel hatırlatmalar ve grubumuz faaliyet alanlarını yakından ilgilendiren gündemlere değineceğiz.
KAR PAYI AVANSI DAĞITIMINA HAZIRLANAN ŞİRKETLER İÇİN HATIRLATMALAR
Dağıtılacak kâr payı avansı tutarı; varsa geçmiş yıllar zararlarının tamamının, vergi, fon ve mali karşılıkların, kanunlara ve sözleşmeye göre ayrılması gereken yedek akçelerin, varsa intifa senedi sahipleri ile sözleşmede ortaklar dışında kâra katılması öngörülen diğer kimseler için ayrılacak tutarların, oluşan ara dönem kârından indirilmesi suretiyle hesaplanır. Ödenecek kâr payı avansı, bu şekilde hesaplanan tutarın yarısını geçemez.
Şirketlerin kâr payı avansı dağıtabilmeleri için, şirket genel kurulunca kâr payı avansı dağıtılmasına ilişkin karar alınması ve kâr payı avansı dağıtılacak hesap döneminde hazırlanan üç, altı veya dokuz aylık ara dönem finansal tablolara göre kâr edilmiş olması gereklidir.
Mali yıl kapandıktan sonra kar payı avansı dağıtılmak istenir ise bu yönetim kurulu kararı ile değil genel kurul kararı ile gerçekleştirlebilir. Genel kurul yapılıp kar dağıtılması durumunda da zaten dağıtılan kar teknik olarak kar payı avansı niteliğinde değil kar dağıtımı niteliğindedir. Sadece uygulamada Kurumlar Vergisi beyanı verilmeden genel kurul kararı ile kar dağıtımı gerçekleştiği için ve bilançolar kapanmadığından muhasebe kayıt düzeninde, kurumlar vergisi beyanına kadar tek düzen açısından kar payı avansı hesabında takip edilecektir.
Kar payı avansı dağıtımı kararlarında bulunması gereken maddeler, yönetim kurulu sorumlulukları gibi detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.
YIL SONU BİLANÇOLARINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN TEKNİK İFLAS RASYOSU
En kısa matematiksel anlatımla teknik iflası özetlemek gerekirse, şirketin son yıl bilançosundaki zararın sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisine eşit veya bu tutardan çok olmasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) anonim şirkette sermaye kaybı ve borca batıklık halinde alınacak önlemleri düzenleyen hükümlerin esas amacı, sermaye şirketlerinde alacaklıların temel güvencesini oluşturan şirket sermayesinin korunmasının sağlanmasıdır.
TTK’da gerek sermaye kaybı gerekse borca batıklık halinde yapılacak işlemler yönetim kuruluna görev olarak yüklenmiştir. Ek olarak, TTK’da borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması, yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Yönetim kurulları bu rasyolara yaklaşıldığı durumlarda sermaye artırımı, bazı üretim birimlerinin veya bölümlerin kapatılması ya da küçültülmesi, iştiraklerin satışı, pazarlama sisteminin değiştirilmesi vs. biçiminde yönetsel kararlar ile önlemler alabilir.
Sermaye kaybı, teknik iflas ile ilgili tebliğe buradan ulaşabilirsiniz.
NAKDİ SERMAYE ARTTIRIMI YAPACAK ŞİRKETLER KURUMLAR VERGİSİ FAİZ İNDİRİMİ İSTİSNASI AVANTAJINI UNUTMAMALI
Bilindiği üzere 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10/1-I bendinde düzenlenen “Nakdi Sermaye Artışından Kaynaklı Faiz İndirimi” uygulaması ile birlikte; nakit yapılan sermaye artışlarında, artırılan sermaye tutarı üzerinden Kurumlar vergisi istisnası doğmaktadır.
Kurumlar vergisinden istisna edilecek tutar hesaplanma metodu:
Arttırılan nakdi sermaye(ay kesiri dikkate alınarak)*%50* Ticari kredi faiz oranı= Bulunan tutar Kurumlar vergisi matrahından indiriliyor.
Karın bulunan tutardan az olması yada ilgili yılda zarar olduğu için indirim yapılamaması durumunda ilgili bedel 5 yıl boyunca devir ediyor.
İHRACAT VE ÜRETİM FAALİYETLERİNİN BİRLİKTE YAPILMASI DURUMUNDA %1 KV İNDİRİMİ UYGULAMASI
Mükelleflerin kendi imal ettikleri mamullerin bir kısmını yurt içi piyasalarda satarken, bir kısmını ise ihraç ettikleri görülmektedir. Sanayi sicil belgesine sahip olan ve fiilen üretim faaliyetiyle uğraşan mükelleflerin, kendi imalatlarının satışından elde edilecek kazançları, yurt içi veya yurt dışı satış ayrımı yapılmaksızın, “Üretim faaliyetinden elde edilen kazanç” olarak değerlendirilecek ve kurumlar vergisi 1 puan indirimli olarak uygulanacaktır.
Diğer bir ifade şekliyle, imalatçı ihracatçılarda 1 puanlık kurumlar vergisi oranı indirimi, üretim faaliyetinden elde edilen tüm kazanca uygulanacak olup, ihracata isabet eden kısım üzerinden ayrıca indirim uygulanmaz. Yani söz konusu indirimin aynı anda hem üretici hem de ihracatçı olarak iki kez uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
Bu açıklamada ihracatçı ve üretici olan firmalardaki duruma değinmekle birlikte konunun detaylı başkaca alanları da bulunmaktadır. Örneğin bu tip işlemlerde kur farklarından doğan rakamlarda ilgili indirimin uygulanmaması, yatırım teşvik belgesi kapsamında KV indiriminden faydalanan ihracatçı yada üreticilerin bu indirimden faydalanma durumları ayrı ayrı ele alınmalıdır.
Özetle imalatçı ihracatçılara tanınan %1 lik kurumlar vergisi indirimi durumu değerlendirilirken her şirket kanundaki kendi şirketini yorumlamalı ve bu indirimi beyanına konu edip etmeyeceğine karar vermeli, çalışma datalarını da kendi şirketi özelinde hazırlamalıdır.
Sözkonusu 7351 sayılı kanunun 15.maddesi resmi gazete linkine erişmek için tıklayın.